RTÜK ev sahipliğinde, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Ankara ve Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) işbirliğinde, “Televizyon Dizilerinde Kadın” Paneli düzenlendi.

Panelin açılışına, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dijital Medya Koordinatörü ve UMED Başkanı Aslan Değirmenci, KADEM Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve KADEM Ankara Temsilcisi Asiye Güneş katıldı.

Bakan Göktaş, açılış konuşmasında bakanlık olarak ‘güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ anlayışıyla hareket ettiklerini vurguladı. Dizilerin toplum üzerindeki etkilerini dikkate almak gerektiğini söyleyen Göktaş, şöyle konuştu: “Cumhuriyetimizin ikinci asrına adım attığımız bugünlerde, Türkiye’yi güçlü kılacak yapının aile olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle bakanlık olarak ‘güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Toplumun güçlü ve sağlam temeller üzerine inşa edilmesi ancak kadınların her alanda güçlü olmasıyla mümkündür. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son 22 yılda kadınların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi için çok önemli atılımlar gerçekleştirdik. Kadın refahının artırılması ve her alanda etkin bir şekilde yer almaları için çok büyük bir yol kat ettik. Şuna yürekten inandık; kadının güçlenmesi demek ailenin güçlenmesi demek, Türkiye’nin güçlenmesi demektir.”

Dünya’nın pek çok yerinde kadınlar gününü kutlayamayan kadınların olduğuna dikkat çeken Göktaş, “Birçok mazlum ülkede kadınlar bombalar altında bugünü maalesef kutlayamayacak. Düşüncelerimiz de dualarımız da o kadınlarımızla beraber” dedi.

Panelin açılışında konuşan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ise dizi filmlerdeki şiddet sahnelerinin ortadan kaldırılması ve kadının medyada hakkıyla temsil edilmesi üzerine yoğun mesai yürütüldüğünü söyledi.

Kadına yönelik şiddet sahnelerinin, yapımcıların da çok arzu ettiği türden görüntüler olmadığını dile getiren Şahin şöyle konuştu:

“Hepinizin yakından tanıdığı hem oyuncu hem de yapımcı kimliğiyle İstanbul’daki toplantımıza katılan bir arkadaşımız, kadına yönelik şiddet sahnelerinin tersinden görülmesi gerektiğini söyledi. Kendilerinin bir toplumsal soruna dikkat çekmek için şiddet sahnelerini kullandıklarını ifade etti. Ancak yanıldığı bir nokta vardı. Şiddet sahneleri toplumda olağanlaşmaya, kadına yönelik insanlık dışı muamelelerin kanıksatılmasına sebep oluyor. Sanki kadına şiddet uygulamak normal bir şeymiş gibi bir algı ortaya çıkıyor. Son derece tehlikeli olan bu duruma yönelik günün sonunda yapımcılarımızın daha dikkatli olacakları yolunda izlenim edindik ve sözleri aldık.”

Kadına yönelik şiddete tahammüllerinin kalmadığını söyleyen Şahin, “Bizim gözetimimizle düzeltebileceğimiz diziler içinde şiddet içeren yapımlar vardır. Bunları takip ediyoruz. Bu mücadele tek başına ne bakanlığımızın ne RTÜK’ün ne de STK’larımızın işidir. Topyekûn toplumsal farkındalık ve bilinçlenmeyle aşılabilecek bir sorundur” diye konuştu.

UMED ve KADEM’e verdikleri destek için teşekkür eden Şahin, “Gelin, baş tacımız olan kadınlarımızı sözde değil, özde el üstünde tutalım. Gelin, dizilerde kadına pozitif ayrımcılık yapalım, onları yüceltelim. Gelin dizi filmlerde başarılı, güçlü kadın örneklerini sergileyelim. Kadının gerçek anlamda değerinin verileceği dizilerin olacağı ve ailelerimizle izleyebileceğimiz dizileri umut ediyorum” dedi.

“Kötülük ve şiddet reyting yükseltiyor”

Kadına yönelik şiddetle mücadele ettiklerini ifade eden KADEM Başkanı Gümrükçüoğlu ise, “Son birkaç yıldır dizilerde yeni bir kadın karakteri yaratıldı. Güzel, daima bakımlı ve zengin kadın ya da hep ezilen, hep şiddete boyun eğen, zayıf bir kadın. Toplumsal kabullerden sıyırılarak, kendi ayakları üzerinde duran kadınlarsa anne olmakla, çalışma arasında denge kuramayan karakterler olarak ekrana yansıyor. Günün sonunda kötülük ve şiddet, reyting yükseltiyor. Kanallar reyting kovalıyor. Reyting, reklam ve para getiriyor. Bu döngü içerisinde asıl yarayı bizler alıyoruz. Aileyi, kadını ve toplumsal yapıyı reyting ölçümlerine feda edemeyiz. Burada bir denge gözetmek durumundayız” diye konuştu.

Seyircinin maruz kaldığı şiddet sahnelerine taraf olmaya başladığını ve dizinin içine dahil olduğunu vurgulayan Gümrükçüoğlu, iyi rol ve modellerin görünür olması gerektiğinin altını çizdi.

Kadına zarar veren dizilerin reyting ölçüm sistemlerinden çıkarılması gerektiğini belirten Gümrükçüoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Yine yapımcıya, senariste, reklam verene kadar herkesin kabul etmek zorunda olduğu ilkeler belirlenebilir. Nasıl ki alkol ve sigara gibi maddeler ekranda gösterilmiyorsa, özellikle kadına ve çocuğa şiddet sahneleri de dizilerden temizlenmeli ve bu RTÜK yaptırımı değil, ilkesel bir duruş olarak kabul edilmeli.”

“İçerik modaları var”

Panele katılan Senarist Hilal Çelenk, dizi senaryolarında işleyişle ilgili sorunlar olduğunu, karakterlerin davranışlarının sonuçlarının da anlatılması gerektiğinin altını çizdi. Her senaryonun izleyicilerle etkileşimde olduğunu açıklayan Çelenk, “Senaryolarda negatif karakterler oluşturuyoruz, ben de oluşturdum. Ama hiç kimse bizim negatif karakterlerimize özenmedi” dedi.

Dizi sektörünün bir endüstri olduğuna değinen Çelenk, kadın algısının değiştirilmesi gerektiğine değindi.

Panelde konuşan oyuncu Deniz Uğur, ekseninden sapmayan çok az işinin olduğuna dikkat çekti. Uğur, kötülük yapanların cezasını bulduğu senaryolardan kötü karakterlere bir şey olmayan senaryolara evrildiğini belirtti.

Oyuncu Deniz Uğur’un eşi ve meslektaşı Erdinç Gülener ise dizi setlerindeki anılarını paylaşarak dizi senaryolarının aksaklıklarından söz etti.

KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Canan Sarı da panelde düşüncelerini aktardı. Dizilerin yayınlanmadan önce bir denetim yapılmadığından çıkan sorunlara değinen Sarı, içerik yayınlandıktan sonra zarar doğabileceğini anlattı. Sarı, konuya ilişkin “Bu zararın doğmasını mı bekleyeceğiz yoksa doğmasının önüne mi geçeceğiz. Hukukçuların bunun sınırlarını belirlemesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Panelde yer alan Star Gazetesi yazarı Fadime Özkan ise gündüz kuşağı programlarının kadına ve aileye diziler kadar zarar verdiğini söyledi. Dizilerde evlilik kurumuna da zarar verildiğini dile getiren Özkan, şu ifadeleri kullandı:

“Çözüm aramak bakımından bazen geç kalıyoruz. Televizyon dizilerinde gösterilen kadın algısı, evlilik kurumunun gösterilme biçimi çok yanlış. Meclisi göreve davet ediyorum çünkü dizilerdeki kadına yönelik şiddet konusunda hukuksal bir düzenleme gerekiyor.”

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir